Rutin

Bozulan belediye otobüsünü tamir eden adamlar ellerini arabadan indirdikleri bidon ile temizliyorlar.

Biraz yorgunum. Telefonuma bakıyorum. İçimden geçen şey eve ışınlanmaktan başka birşey değil.

Kendime dışarıdan bakınca ne kadar normal olduğumu farkediyorum. Soruyorum kendime , gerçekten etrafımdaki insanların kafalarında düşünce var mı ?

Yani tesadüf mü yoksa otobüs sırasına girmiş bu insanlar burda olmaları gerektiği için mi buradalar. Görüş açım dışında bir dünya var mı ? Kız arkadaşım , ailem , arkadaşlarım... onlar gerçek mi ?

Yada gerçek ne ?

Aklımdan bunlar geçerken otobüsün kapısı açılıyor.

Bir anda otobüse yöneliyorum. Bunu istemsiz yaptığımı farkediyorum.

Ve birsürü benim gibi insan. Hepsi otobüse doluşuyor. Sorgulamadan...

Yıllar önce uyuşturucu ile ilgili bir belgesel izlemiştim. Gençliğin birbirinden etkilenmesini sürü pisikolojisi olarak tanımlamışlardı. Bir grup koyunu kesimhaneye koşarken gösteren bir kesit vardı.

Gözümde o canlandı. Kendimi bir an koyun gibi hissettim.

Peki bu otobüsün şöförü bir an cinnet getirip ters şeride girse
Defalarca takla atıp infilak etsek.

Bu düşüncelerden sonra otobüse adımımı atıyorum. Arkalarda biryere oturuyorum. Hava yavaş yavaş kararıyor.

Yolun daha başında hava tamamen kararmış oluyor. Ezan sesi duyuluyor. Acaba bu sesin bu topraklar üzerinde hiç ulaşmadığı bir nokta var mı ?

Tam o anda. Otobüs sarsılıyor. Bir anda karşı şeride giriyoruz. Otobüsten çığlıklar yükseliyor. Biraz evvel homurdanarak kızan yaşlı adam kusmaya başlıyor. İğrenç bir koku otobüsü kaplıyor. Halen ne olduğunu anlamış değilim fakat sarsılıyoruz. Elim camı kırmak için kullanın talimatı verilen çekice gidiyor. Camı kırıyorum. Otobüs tekrar sarsılıyor. Geri düşüyorum cam kırıkları kolumu kesmiş. Bunu farkediyorum. Son gücümle zıplayarak kendimi camdan dışarı atıyorum. Otobüs ters şeritte yalpalayarak ilerlemeye devam ediyor.

Şaşırıyorum. Sadece şaşkınım. Hayatımda ilk kez başka bir boyuta geçtiğimi hissediyorum.

Şanslıyım. Ölmediğim için değil. Belki de gerçekten yaşadığımı hissettiğim için.

Bu olmasaydı inanın bana dünyanın merkezinde olduğum hissinden kurtulamayacaktım.

İcraatın İçinden


Şimdi

Yaşadığımız hayat. Hepimiz bir anlam arıyoruz velhasıl çoğumuz bulamıyoruz.

Yada buluyoruz , doğru olmasada kendi doğruluğumuz oluyor bu.
Onla bir ömür geçiriyoruz. Sonunda da ölüyoruz. Ondan sonra da bişeyler oluyor o da size kalmış.

Bu arayışa girmek problem. Eğer korkuyorsanız yaşamaktan , hiçbirşeye cesaret edemezsiniz.

Aklınıza sokun , olan olacaktır.

Örneğin köpeğinizin boynuna ipten tasma yapacağınızı hayal edin.

İpi fazla sıkarsanız köpek boğulur ve ölür. İpi ona göre düzgün ayarlamalısınız. Fakat siz köpeği öldürmekten korkup bağlamazsanız köpek kaçar.

Birisinin gitmesi , sizden uzak olması

bir nevi ölmesi değil midir ki ?

O zaman yaşamaktan korkmayın. Hayatımız korkuyla geçirilecek kadar uzun olmayabilir.

Hızlı yaşa genç öl derler ya hani. Hızlı yaşa da , belki ölmezsin diyorum bende.

Eğer ölümüm beklenmedik bir anda olmazsa , arkama baktığımda evet çok şey yaşadım diyebilirim umarım.

Ey okuyan insan , şimdi git açılamadığın kıza açıl , küfredemediğin adama küfret , kıramadığın okulu kır , korkudan izleyemediğin filmi izle.

Denemeden bilemezsin!

Tekdüzeliği Kırmak

Duruyorum , düşünüyorum , her ama her günüm

tıpatıp aynı.

Rüzgar esmiyor.

Hayatıma bi değişim katmak istiyorum. Ama olmuyor. Herşey beni yıldırıyor.

Değişecek. Bir şekil yapıcaz. Bir uğraş içine giricez...