2009

2008 yılının bitimine az kaldı.
2008 iyi-kötü herşeyiyle geçti bitti.
2009'un daha güzel olmasını diliyorum.
Öncelikle Sağlık ve Mutluluk istiyorum.
Herkese iyi yıllar...

(bunlar en uysal yeni yıl düşüncelerimdir.geçen senelerde görecektiniz beni...)

I'm Leavin'

Kafasını kaldırdı,
Yeni yetme sakallarını kaşıdı.Sağ taraf daha çok çıkıyordu.
Hayallerinde hep dünyanın en karizmatik sakalını uzatmak vardı.
Ama hormonları şimdilik buna izin vermiyordu.
Kafasını eğdi,
Alnındaki sivilceyi sıktı.
Göz kapaklarını gözçukuruna sıkıştırdı."pisikopaaaat"
T-shirtini almadan önce geniş omuzlarına göz gezdirdi.
Kız arkadaşı geldi aklına onu önüne aldı.
Böyle bi reklama yıldız olabilirlerdi.
Onu seviyordu.

Yatak buzz gibiydi.
Uyudu.

Gecenin anlam ve önemi

Hiç bişey yazmıcam bu lirikleri yazcam.

Seni sorana heryanım derim,ve dahasını da eklerim.

Bekleyiş

Sahilde 10-15 dakka yürüdükten sonra aşırı güvenlik önlemleriyle dolu FBI binası aka'sını taktığım binaya geri döndüm. Döndüğümde solumdaki çayocağı-kantin karışımı yer hariç ışık yanmıyordu. Yukarı doğru karşıdaki merdivenden devam ettim. 1. kat benim için bi anlam ifade etmiyordu. 2 kat da öyle. 3 kat, babamın eski ofisi. 4. kat...

Kapıyı zorladım. Kimse yoktu. Bekleyecektim.
Yandaki koltukların soldakine iliştim.Sahilde düşündüğüm şeyleri düşünmeye başladım.
Kız arkadaşımı yani...Düşün düşün düşün.Sol taraftaki odadan sesler geliyodu hatunun tekiyle elemanın biri konuşuyordu. Zemin kattaki konuşmalarda yukarı kadar geliyordu.
Daha sonra ayak sesleri duymaya başladım. Takım elbiseli bi adam yukarı çıktı. En yukarı en üst kata. Sonra aşağı indi. Yüzüne çok dikkat etmedim. Düşünmeye devam ettim.
Sonra tanıdık bi ses geldi. Niyazi abiydi bu. FBI binasında en sevdiim simalardan Niyazov. Niyazi abi her zamanki tavrıyla nasılsın gülüm dedi iyiyim abi dedim ne oldu ne bekliyorsun dedi dedim babam gelecek onu tamam gülüm var mı bi istek dedim yok abi hadi görüşürüz dedi indi. Niyazi abi bi bulgar göçmeni.

O inmek için döndüğünde arkadan gelen cırk cırk ötüş sesinin sahibi ayakkabıların sahibi olan adamı gördüm. Bi şeyler sordu niyazi abi üst kata git dedi. Çıktı üstkata sonra indi. cıvırk cıvırk...

2-3 dakika sonra aynı cıvırk cıvırk sesi üst kattan geliyordu bu sefer koca popolu kadının biri aşağı iniyordu.En alta indi. Ben hala düşünüyordum. Sonra çirkin bi adam geldi bana bişeyler sordu soldaki odadaki konuşmalar devam ediyodu. sorduğu sorulara geveleyerek cevap verdim. bişey anlamamış olacak ki aşağı geri indi. çirkindi zaten.ondan sonra kocapopolu yukarı çıktı. soldaki odadaki garip konuşmalı kadın da dışarı çıktı birbirlerine selam verdiler.

Ben düşünmeye devam ediyodum. sonra ellerimi çarpıp ne kadar salağım o beni seviyo dedim. sustum.

Sonra tanıdık bi öksürme sesi geldi.

Babamdı.

Travma

Akli dengemi kaybettim çünkü tüm görüntüyü kaydettim

Mode XL dolu bir haftadan sonra sesleniyorum sizlere.

Dandic United günlerimiz süreyor.

Şükür aktivitelerdeyiz. Donanımı güçlendiriyorum blogum..Ekran kartı ve ram alıyorum.

Sevgilimle ilişkimde aksaklıklar var pazartesi ve cuma buluşacaktık buluşamadık haftaya ertelendi. Bundan sonraki Her pazartesi ve cuma eleleyiz ama (:.

Beatmastering ortamlarına kör topal geri döndüm. kemalşekersiz günler diliyorum tüm beatmaster abilerime. FL öğrenmeye çalışıyorum elimden geldiği kadarıyla bakalım güzel bişeyler yapmaya uğraşıyoruz.

"Yaraların her zaman taze kalmalı..."

Bak bu laf gecenin lafıdır arkadaşım. noktanoktanoktasını ben getireyim.

...ki aynı yerden ikinci kez deşilmesin."

Karargahtan İsaJesus.

Soğuk

Soğuğum bugün.
Üşüyorum ama ne bi mont ısıtır beni ne bi ceket. Vücudum üşümüyor aslında..
Ruhum donmuş gibi.
Hiç bişey hissetmiyorum.Yada çok fazla şey hissediyorum.
Ayırdına varamıyorum.
Herşey güzel belki..
Yada herşey iyice boka sarıyor.

Aynada baktığım kişiye hayranım. O da bana öyle.

Dengesizlik...

Problem burda.Bişeye ihtiyacım var bi müziğe,bi ritme.
Birine.

Anlık kahkahalarıma tepeden baktığımda aslında o an ona gülmediğimi farkediyorum.
Yanımdakilerin mutluluğuna gülüyorum.
Yanımdakiler iyi ki var.

Bugün dönüyor ama atlatıyorum herşeyi sizlerle.

Herşeye rağmen Life Goes On.

her yanıyla çok güzel hayat
...life just goes on
ağlasan da sen dayan
...change gon come soon
nemli gözlerinde kalmasın bi damla yas
...dry dem eyes end your great depression better dayz come

Bu kadar geç saatte blogirmek

Bu kadar geç saatte blog girerek cool olmak istiyorum.
Hayat amacım bu.
Ölüyorum ölmek istiyorum.Kör karanlığımda boğulmak istiyorum.
Götik kızlarla takılmak istiyorum..
Cigabaytlarca dosya indirip herkese hava atmak istiyorum.
Millet eğlenirken başımı öne eğmek istiyorum...
Benle ilgilenilsin istiyorum...

ama karakterim yok,bilmiyorum.

J.L.L

7 Aralık Pazar 2008 günü ömrümden gitmek üzere 9 dk içinde ölmezsem tabi (:.

Bayram tatiline sevinsem mi üzülsem mi bilemiyorum.Seni özlemek yakıyo beni.Cidden böyle olmazdı.Öncekilerde uzaklaşınca bi sevinir bi rahatlardım.Sende olmuyo.

Bugün 2 film izlemek dışında hiçbişey yapmadım. Biri awake öteki nevabackdown.

Dışarı adımımı atmaya korktum zaten.Çok kalabalık.

Yarın bayram.

Bayram şekeri toplamaya giden çocuk neşesi,torunlarına elini öptüren dede huzuru istiyorum.

Sensiz yok,cık,olmuyo.

Ne yaptın da 3. kişi oldun?

Cumartesi gelsin.

Cumartesiye kadar biri beni kapatsın.

Dün akşamdan beri allak bullağız sanki.

Şimdi birazdan uyuduğuma dair mesaj atıcam sana.

Uyuyamıcam ama.Belki uyurum.Uyumayı seviyorum.Belkide seni getiriyo bana uyku.

Dün akşam karnımın ağrısına rağmen ne rüyalar gördüm :).

Bu akşam öyle bişey istemiyorum.

Senle olayım istiyorum.Seni göreyim.Uzun uzun göreyim yeter.

Film senaryosuymuşcasına gidiyoruz farkında mısın?

Farkındasın.Soru benimki de :).

Çok yüzeysel yazdım derine inmek istiyorum ama sen yokken inemiyorum.

Özledim ben seni.

çok.

Letheciime.(uyumam bak belki)

Cezalı

Ya kapıyı kilitlediler.Ya sen kilitledin.Ya da kapı falan kalmamış.

Sokak

Akşam 6,lanet okul kıyafetlerini çıkarmaya 5 dakika kalmış.Sokağına girdiğinde o yeni tag'i görmesi bile -"Santa's Ghetto"- onu üstündeki uniforma kadar rahatsız etmiyordu.

O 16 yıldır burdaydı Santa da kimdi? Beceriksiz bir sürtük!!

Superstarlarını ayağına geçirdiğinde bağcıklarının çamur olduğunu farketti.
Ve lanet bağcıkları söktü.Superstar böyle de seksiydi.

Aynasının karşısına geçti.Aynanın üstündeki yazıya baktı

"I'm work of art a ghetto version of Mozart!"
Curtis'in bu sözü asla aklından çıkmayacak kadar etkileyiciydi.

Evdeki iğrenç yemek kokusuna aldırmadan 2 marker ve bi boya kutusu alıp sokağa indi.

Lanet...Aşağı mahalledeki çinlilerden aldığı iPod'u unutmuştu.Kulaklarında You Don't Know olmadan çizemezdi ki.

Sokağa indiğinde güneş tepeden iniyordu.Umrunda mıydı? Hayır!...Akşama kadar çok vakit vardı.Şimdi sokağa inme zamanıydı.Sokak , hayatın ve ölümün dans pisti.

Önce Santa'nın fiyakasını bozmalıydı.Koleje gitmek zorunda kaldığından beri sokaklarda eskisi kadar sık çizmiyordu.Bu da Santa gibi piçlerin ortaya çıkmasına sebepti. Sadece 30 saniye sonra yazı şu hali haldı..."Homo Santa hasn't ghetto!!"

Şimdi arkadaşlarının yanına gidebilirdi...

Geldiğinde arkadaşlarını umutsuzca tartışırken buldu.

"Peki nasıl?"
"3 kişi mi?"
"Onu kurtarmak bu kadar basit mi?"
"Sadece 10-16'ya bi bomb dostum sadece bu..."
"Hey ezikler ne konuşuyosunuz ha??"
"oOoo..."

Mesele anlaşılmıştı.Mike'in Tommy ve arkadaşlarından kurtulmasını sağlayacak kişi Duke'ydi.

Duke mahallenin şişko ve beceriksiz fakat paralı çocuğuydu.Tommy'e az bi para verse Mike takıma geri dönerdi...Yoksa çok kötü benzetilecekti.

Ama lanet Duke'nin isteği çok büyüktü.Ve onlar ne COPE2 nede FUTURA'ydılar. Onlar sadece Hook,Trane ve Jack'di. Mike'i kurtaracak 3 kişi.

10-16'ya bomb imkansızdı.10-16 ya Blake ve Darko bile tag atamamıştı.16 yaşında 3 velet mi yapacaktı bunu?

Uzaktan bi kız belirdi.Yakınlaşınca bunun Sonny olduğunu anladılar.Sonny Tommy'nin kız kardeşiydi...

Esmer,zayıf ve kısaydı.Fakat göğüsleri t-shirtinden fırlayacak gibiydi ve kalçaları Rihanna'dan bile iyiydi.Trane'nin ağzı yerle bir olmak üzereydi. Kız yanına geldiğinde içine düşebilirdi.

Kız ağzındaki cikleti tükürdükten sonra abisinin arkadaşlarını benzetmeye başladığını ve sabaha kadar parayı getirmezlerse bütün kemiklerinin eline verileceğini söyledi ve poposunu sallaya sallaya uzaklaştı.

Moraller sıfırlanmıştı.
Fakat Trane hala Mike'n neden alıkonulduğu hakkında bi fikri yoktu.
Ve sorması gerektiğini farketti...

Jack ağlamaklı bi ifadeyle ne biliyor musun? Uyuşturucu dostum,Mike'i da bulaştırdılar bu işe anladın mı? Mike'a umarım uyuşturucu vermiyorlardır.
Trane gerilmişti...Kel kafasındaki damarların şiştiğini hissetti.
Jack ağlamaya başlamış,
Hook'sa bir o kadar soğuktu.

Trane bi sigara yakıp duvara tırmandı.Hook hala köşede oturuyordu. Jack ağlamayı kesmiş içinden dua ve küfür ediyordu.Boynundaki haçı çıkartıp eline aldı. Gümüşün parlaklığı batan güneşle beraber kendini belli ediyordu.

"Bunu satsam ne kadar eder?"
"Dalga geçme o senin en değerli şeyin Jack." dedi Trane.

Tam o sırada Hook ayağa kalktı.Ben gidiyorum dedi.Trane duvardan atlayıp koluna yapıştı.Mike?

-umrumda bile değil ona bin kere söyledim bu işe girmemesini.
-Onu kurtarmayacak mıyız?
-En fazla dayak yiyecek dostum umrumda bile değil.
-Hook yapma...
-Bırak beni

Hızlı adımlarla uzaklaşmaya başlamıştı.Ufukta kaybolana kadar Trane arkasından baktı.
İki kişi kalmışlardı...

Güneş batıyordu.

Acil karar vermeleri gerekiyordu.Çok acil.

Jack tekrar ağlamaya başlamıştı.Trane onu omuzlarından tuttu ve sarstı.

-Bak pislik iki kişi olabiliriz ama yapmalıyız.Kalk hadi...KALK!!
-Nereye?
-Gara...

10 dakika sonra gara varmışlardı.Eski trenler arasında yürümeye başladılar.Ve 10-16.

10-16...O kadar güzeldi ki.Gümüş kaplı dış çevresi ile o kadar müthiş boyanırdı ki...

Ama Senatör denilen pisikopat,deli,manyak veya herneyse...
O trende yaşayan bi deliydi.Tamam böyle bi evsiz onlara ne yapabilirdi ki?

Fakat Darkonun sırtına iki delik açan o tüfeği...O lanet tüfek.

Trane kafasını yukarı doğru kaldırdığında garın çatısına çıkan bi merdiven farketti.Orası bi süre gözlem yapmak için kullanılabilirdi.Jack'e işaret etti.Jack merdivene adımını attığı an merdiven dökülmeye başladı. Jack de yere yapışmıştı.

Trane koşup Jack'i kaldırdı
-İyi misin kardeşim?
-İyiyim ama çok ses yaptık . Senatör uyanmasın?
-Bi şey olmaz korkma.

O anda bi yerden şşt şşt sesleri duymaya başladılar.Jack kafasını çevirdiğinde Hook'u gördü.Merdivenin paralelindeki demir boruda maymun gibi sallanıyordu.

-Çok komik düştün örümcek adam
-Seni adi pislik!

Trane araya girip Jack'i engelledi.Arkasını dönüp Hook'a elini uzattı.

Sağol,Kardeşim.

Boru bir hava boşluğuna kadar uzuyordu.Üçü beraber borudan hava boşluğuna geçtiler.Hava boşluğundanda çatıya.
Artık tamamen gece olmuştu.Rüzgarlı bir gündü.Bu işlerine yarayabilirdi.
10-16 çok tatlı şekilde onlara göz kırpıyordu.Bir plan gerekiyordu...

Aklından planı geçiren Trane,Senatörü farketti.

Dışarı çıkmış aptal bir şarkı söylüyordu.

Tüfeği ise herzamanki gibi elindeydi.Üçü de vücutlarında delikler açılmasını istemiyordu.Bu yüzden temkinliydiler.Duyması zor olduğu halde Senatör e duyurmamak için sessiz konuşuyorlardı.Bomb'da Duke is Big! Duke is King! yazmaları gerekiyordu.Senatörü öldürmeleri veya bayıltmaları lazımdı.Yazmaları gereken yazı oldukça uzundu.

Öldürmek hepsinin kanını donduracak birşeydi.Bi şekilde onu uzaklaştırmalılardı.

Ama öldürmek Senatörün kanını dondurmuyordu.

Problem burda başlıyordu zaten.

Hookun birşeyler düşündüğü yüzünden belliydi. Trane "ne?" dercesine yüzüne baktı.
Hook'un planı şuydu;

Senatör uyusa bile tavşan uykusu uyuduğundan en ufak seste onları engellemeye çalışacaktı.Onun için saldırmaları gerektiğini ve karşı çatıya geçmeleri gerektiğini söyledi.Karşı çatıya geçmek çok zordu. Çünkü garın tavanı ahşaptı ve bazı bölümler çökmüştü.Fakat bu olmadan bu işi yapmaları imkansızdı.Planın ilk bölümü karşıya geçmekti.

Hook çöp çekmeye karar verdi ağaçtan küçük bi dal koparıp parçalara ayırdı.3 ünü farklı boyutlarda böldü.En küçük olan karşıya geçecekti.

Trane ve Jack 2 çöp çekti.

Hook eline baktığında en küçük çöpün kendinde olduğunu farketti,ve bir küfür savurdu.

Karşıya geçecekti..Arkadaşlarına sarılıp yürümeye başladı. Hızlı adımlarla yürüyordu.Garın sola kıvrılan koridorunun çatısına adımını yavaşça attı.Bundan sonrası tehlikeliydi.Çünkü garın bu bölümü 4 yıl önce büyük bir yangın geçirmişti.

Oldukça yavaş adım atıyordu.Bir tahtanın üstünde 1 saniyeden fazla durmamalıydı.
Evet bu yolun sonu yaklaşıyordu.Yapabilirdi,bir adım daha attığında üstünden lanet bi martı geçti,tahta ayaklarının altından kaydı...

1 saniyenin 1 yıl olduğu anlar vardır.Fakat kararlar çabuk verilir.
İşte öyle bir andı.

sağ eli son anda tutmuştu parçalanan tahtanın sağlam tarafını.Kendini yukarı çekmek istedi ama kemeri ve boynunda 2 kilo ağırlık yapan zincir onu engelliyordu. Kemeri ve zinciri attı.

-Lanet olsun!! Lanet olsun!!Onların herbirine 35 papel bayılmıştım!!

Ve kendini yukarı çekti.Bundan sonrası daha kolaydı.Aklından koşmak geçti. Koşarak daha hızlı olabilirdi.Koşmaya başladı...

Neyse ki Doğu kanadını batıya bağlayan yerdeki uçurum aklına geldi.Uçurumdan atladıktan sonra artık aşağı inebilirdi.Fakat?

İnebileceği hiç bir boru yoktu.Yere en yakın bölüm 2 blok arası bir boşluktu. Boşluğa inince yaklaşık 5 metrelik bir yükseklik olduğunu farketti.

Buradan atlayabilirdi.

Atladı!! Çakıl zemine düştüğünde biraz fazla ses yapmış olabilirdi.

-Kim var orda??

Evet biraz fazla ses yapmıştı.

Hemen sırtını 10-16'nın sol tarafına verdi.Kapalı arka kapıya doğru eğilerek ilerledi.Islık çalması gerekiyordu.Jack ve Trane harekete geçmiş miydi?

Fiyuuviit...

Kafasını sağa çevirdiğinde gözleri kan çanağına dönmüş senatörü farketti kapıyı omuzlayıp içeri daldı.Saklanmalıydı ama nereye.10-16 3 vagondan oluşuyordu.Vagonlar arasında koşmaya başladı fakat yerdeki bir taşa takılıp düştü.

Dan...

İyi ki düşmüştü.

Senatör silahını doldurana kadar 5 saniyesi vardı.

Bunlar olurken Jack ve Trane çok hızlı koşup vagonun kapısına geldiklerinde durdular.Jack kalbinin atışını Tranenin duyduğunu hissedebiliyordu.Sesi duyduklarında Jack kapıyı omuzlayıp içeri girdi ve o anda silahını dolduran Senatörü gördü. Senatör yaklaşık 2 metre boyunda ve üstüne postumsu bir yelek giyiyordu.Onu bir vuruşta deviremeyeeği kesindi.Senatör arkasını dönmeden koridor kapısınn yanına saklandı.

Hook bu sırada kaçıp öteki vagona geçmişti.Vagonun kapısını sürgüledi ve eğildi.

Senatör silahını doldurmuş mutlu bir sesle "Senatörün hakkı ikidir!!" dedi.

Hook bildiği tüm duaları okumaya başladı.

Senatör tam elini kapıya uzatırken Jack arkasından ıslık çaldı. Şaşıran senatör arkasını döndüğü sırada camdan kafasına doğru gelen bir taşı farketti.

Fakat çok geçti,Senatör kafasına taşı yemişti.Ardından Trane camdan içeri daldı. Boya kutusunu Senatörün suratına sıkmaya başladı.Senatör bayılana kadar sıktı.Senatör bayıldığında onu taşıyıp 10-16 dan uzaklaştırmaya karar verdiler.
Üçü zorda olsa öküz ölüsü ağırlığındaki Senatörü kaldırdılar ve garın dışındaki çöp kutusuna attılar. Ve kapağı kapattılar.Sabaha kadar kalkmazsa bi daha buraya giremezdi.

Üçü de yorgundu.Özellikle Hook belli etmemeye çalışsada korkusundan ağlayabilirdi.

ve boyamaya başladılar.

Duke is Big,Duke is King!!

Bunun altına da TrN,HooK,JacK and Bitch MiKe yazdılar.

Sabah olmak üzereydi.Güneş doğmadan Duke'yi buraya çağırmalılardı.Jack koşarak uzaklaştı.

Neyseki güneş doğmadan Duke geldi. Ağzı leş gibi sarımsak kokuyor ve köhhö köhhö diye gülüyordu.

Hook ben çok pişman oldum deyip boya kutusunu eline aldığında Trane önüne atladı!
-Sakin ol adamım.
Beyinsiz Duke hiçbirşey anlamamış gülmeye devam ediyordu.

Parayı Tommy'e götüremeyeceğini , onlara verip kendilerinin gitmelerini söyledi.

Onlarda parayı alıp koşmaya başladılar.
Tommy'nin evine geldiklerinde Mike dayaktan tanınmaz hale gelmişti.Ama neyseki yaşıyordu ve sadece kolu kırılmıştı.Tabi mahvolmuş yüzünü saymazsak.Ama çokta problem değildi bi kaç aya iyileşirdi.

Trane Tommy'e parasını uzatırken Sonny yüzüne bakıyordu.Trane Mike'da alıp çıktı.

Dörtlü kapıda buluşmuşlarken Sonny Trane'e seslendi.

Trane Sonny'e yaklaştı ve Sonny bi anda boynuna atladı.Kız onu çılgıncasına öpüyor Trane ne olduğunu şaşırmamışcasına karşılık veriyordu.

Hook ve Jack gülmeye başladı.

Mike'nsa gülecek hali yoktu. Gülüyorsada ön dişleri döküldüğünden anlaşılmıyordu.

Mesafeler Daraldı

Şuan neden bloguma yazı yazıyorum bilmiyorum.
Yapacak bişi bulamadığımdan sanırım.
Oh beni kurtar tanrım!
Acaba daha kaç kızla yatacağım!!


Tribe girdim bi kola içiyim.

İki sevgilinin 1,5 yıl aradan sonra buluşmasıdır bu.

Adımımı attığımda o zemine.Yer beni yukarı kaldıracaktı sanki.
Ayaklarım beynimi dinlemiyor,kollarım ve bileklerim bi hedefe yönlenmiş.
O topa.

ve aldım elime...

Koştum,koştum ve koştum..."sol,sağ,sol" ve her kıvrımını hissederek o topun attım golümü ağlara...


Şimdi vücudumun her adelesi ağrıyor.

Ben mi...

Çok mutluyum.

Yine de şahlanıyor aman.

Nasılsın,iyimisin?
Herzamanki gibi iyisin.

İyi iyi bende iyiyim.Kimi zaman lanetli olduğumu düşünmem dışında iyiyim.
Son günlerde ne oluyor,hayat monotonlaştı lanet okulun araya girdiği hergün gibi.Hiçbir aksiyonum yok.Okula gidiyor geliyorum bişeyler yapıyorum oyalanıyorum,ömür dolduruyorum kısacası.

Ama yarın akşam özlemini çektiğim yaklaşık 1 yıldır yanından geçmediğim hentbol salonlarına geri dönüyorum.İçim pır pır bilemezsinis..
Elime yine iğrenç kokan yapışkanlardan sürmek istiyorum.Çılgıncasına faule maruz kalmak istiyorum.

Yarınki matematik sınavı bile umrumda değil.O topa tekrar dokunmak umrumda.

Bu güzel haberlerin dışında herşeyim yolunda diyebilirim.Sınavlarımın çoğu orta derecede geçti.Mat dışında tabi.Ona da alıştık.Nasıl olursa olsun.(:

Yinede,yine de şahlanıyorum.

karargahtan ceyexti.

Farkım?

Hepinizin ki not defteri,

Benimki zihin boşaltma süreci...

Buda benim farkım.

Jesusfobik olmayın..!!

Neden?

Çıktığı yokuşların ardı arkası kesilmezdi hiçbirzaman.Ruhu yorgun bir postacı misali kanatlanıp uçmak isterdi yerinden.Uçamazdı ama çakılırdı kanadı kırık bir martı gibi...

Çakılırdı...

Uçurumun kenarına geldiğinde karşısındaki şehrin sülietine şöyle bi baktı.
Gökdelenler...ve altında ezilenler.
Onlardan biriydi...

Ezilenler..

Başını aşağı indirdiğinde ulaşacağı yerin orası mı,
yukarı kaldırdığında orası mı olacağını sorgulardı hep.
Sorgulamak...aptal olmayan herkesin yapacağı bişey.
Verilmiş beynin yaptığı en doğal eylem.

Sorgulamak.

İleri bir adım attığında bir sonraki adımında düşeceği boşluğun anlamsız olduğunu farketti.
Anlamsız boşluk.

Boşluğu sorgulamaya başladı.Anlamsızlığı sorgulamak.Nedensizliği sorgulamak.
O hep bunu yapmıştı.
Ama çarklar böyle dönmezdi.Sonuç sorgulanırdı...Neden değil ve nedenin getirdiği anlamsızlık değil.

Cansız beden...Sonuç buydu.

Adımını geri attı ve döndü.
Artık insanların sonucu sorgulamasına tahammülü yoktu.
Bugün yapmak istediği şey bi gün gerçek olacaksa böyle değil.Basit bi şekilde olmalıydı.Sonucu belli...Nedeninin sorgulanması gerekmeyen.

Gülümsedi ve bi sigara yaktı.Patikadan inip arabasına bindi. En sevdiği kasedi takıp şehre doğru yola koyuldu.Nedenlerine neden katmak için.

Bir el ve dağ busesi.

Saian SS...

Yargıla beni,gücün yeterse gel ayıkla saf günahlarım
Yakamda dertse dert
Ben yani kendim,şimdi ben dünyaya karşı durmakla meşurum
Ve şimdi elvedadan önce bi takım sözlerim var kendi gönlümce
Beyin kıvrımlarımı tartaklayan örümcek ve küserek bırakıp gitmek herşeyi
Bi yanım gitme kal,bi yanım gitte gelme
bir tarafta ah o kült!
bir tarafta o yazgı ve o zafer
ordusunun başına geçmeyecek artık o eski muzaffer
ardımda kalan sanal soyut teknoloji ve bir kaç parça dijital materyal
ense köküme bağdaş kurmuş oturmuş emperyal
ve layikse biter herşey bir yaz,bahar,kış günü
popülizmle tanrılaştırdıklarınız
işte rap te sonsürüm
gayrimülteciyim yeni topraklarımda ve bitti herşey
ama ben yine buralardayım
raptir menşei
tekrar birleşmemiz radikal olacak
ben kan vericem
sizi seviyor olmam bu savaşı kesintiye uğratmaz

"gidişimi başka türlü açıklıyamıyorum..."

Ölüm Manifestosu

Bir herşey gidecek tek ruh kalacak.
iki bedeninin tüm yetilerini unutacaksın.
üç güzelliğinin veya çirkinliğinin bi önemi yok.ya siyahsın yada simsiyah.
dört ne için yaşadığının önemi yok.
beş artıların kadar yaşayacaksın
altı eksilerin kadar öleceksin.
yedi sınavda aldığın beşin veya birin,kazandığın veya kaybettiğin maçların,attığın yada kaçırdığın gollerin,ettiğin yada etmediğin küfürlerin bi anlamı yok.
sekiz inan yada inanma.o geliyor. ve bigün geldiğinde inanıp inanmamanın bi önemi olmayacak.
dokuz her an olabilecek gibi düşün,hiç olmayacak gibi çalış.
on dokuzun çalışma bölümü anlamsız gibi değil mi?

?!

Süt iyidir.süt için.bu iyi.

10 Dakika

10 dakika
Son 10 dakikanın anlamı neydi? Sınavı yetiştirmek için kalan son 10 dakika mı? Hah lanet olası sınavlar çoktan bitti…Hepsi geride kaldı…
Tıpkı canını yakıp hayatından çıkarttığı insanlar gibi…
Lisedeyken çok iyi test çözerdi. Hızlıydı,bir bir harcardı soruları soru çözmek ona problem değildi…Onun problemi hızını katlayamamaktı. Herkesten 2 kat hızlı çözerdi, fakat bu ona yetmezdi.
Namlunun ucunu birkez daha şakağına dayadı.
Dayadığı anda titrediğini hissetti…Gün sona eriyordu 21 Mart. Gece ve gündüzün eşitlendiği gün… Aynı zamanda doğum günü. Tam 30 yıl yaşamış olacaktı 8 dakika sonra ölürse…
Düşündü 8 dakikası vardı…
Düşünmek için güzel bir süre dedi. Sağ tarafındaki dededen kalma saatli marif takvimine baktı…21 Mart 2008
Ve bi anda takvim yaprakları geriye döner gibi oldu…

11 Mayıs 1993…
-Bunlar ne ha? Bunlar ne? Sen bu notlarla mı adam olacaksın?
-Ama?!
-Ama falan yok lan!!! Defol git gözüm görmesin seni…Bir daha bu notlar olmasın yoksa seni bitiririm.
Yine ağlıyordu…Gözünden süzülen her damla yaşı siliyordu. Her damlayı tek tek siliyordu… Ama çok hızlı bir şekilde siliyordu. Bugün doğan kuzeninin doğumuna sevinememişti bile…
Ayağa kalktı 6 dakikası kalmıştı… Gazete tomarlarını karıştırdı. Arşivcilikte üstüne yoktu…En çokta bu gazetelere üzülüyordu.90-00 arası gazetelerden birini çekti…

10 Haziran 1997
-Sana güveniyoruz eminiz ki başaracaksın…
-İnşallah baba hadi çıkışta görüşürüz…
Merdivenleri çıkarken kararlıydı…Herşey hızlı olacaktı.
Önüne test kağıtları geldiğinde başladı tüm hızıyla… Her soruyu tek tek çözüyordu… Ama çok hızlı bir şekilde…
Gülümsedi ve gazeteyi bir köşeye fırlattı .
Hala 5 dakikası vardı…
Televizyonu açtı gece haberleri vardı. 17 Ağustos depremiyle ilgili bir haber…

17 Ağustos 2001
Üniversiteden mezun oluşunun 3. Ayında bir iş bulmuştu!
İşe çok iyi başladı…Kendisinden 4 program yazması istendi…
Hepsini ayrı ayrı yazıyordu…Ama çok hızlı bir şekilde…

Tekrar cama yöneldi karşıdan siyah bir Ford Focus geçiyordu…Bi an hatırladı…Gülümsedi…
24 Mayıs 2004
-Ersin yapma!
-Ya öpücem sadece!
-Mmph…Birileri görücek!!
O geceyi hatırladı…Naz’la ilk seviştikleri gece…Sadece 1 kere olacaktı.O da çok hızlı ve etkiliydi…Arabanın içinde sevişmişlerdi resmen.
Son 3 dakika
Kahkahayı patlatıverdi.Bi anda şaşırdı kendine arkasını döndüğünde aynayla karşı
karşıyaydı!

Ve son 1 yılını hatırladı…
İş yerinde geldiği mevkiiden yararlanıp kendisini eğlence ve kumar dolu bir hayata sokmuştu…Bu hayat onu canileştirdi…
Bir çok şey yaptı…Hepsini tektek ve çok hızlı yapmıştı…
Önce karısı Naz dan ayrıldı ve kızı Melin’i direk karısına bıraktı…
İş yerinde tam 800 işçinin tazminatsız şekilde kovulmasında başrol oynadı…
Ve kumarda herşeyini kaybetti…
Son 2 dakika…Viskisini yudumladı birkaç kez daha
Son 1 dakika
Eline silahını aldı.Herşey tek mermiyle ve çok hızlı bir şekilde bitecekti…

Dan!!!

Ölmüştü,evet bu şekildeydi ölüm…Bu şekilde ama…Bilinci yerindeydi ama bu acı?
Bu acının sebebi?
Kurşun kafatasının en kalınlaştığı bölgelerden birine girmişti…Ve beynini delmemiş içine yerleşmişti.
Fakat yavaş yavaş yetilerini kaybediyordu.Tabi bu 1 hafta sürdü…
1 Hafta boyunca odada kıvrandı…Ne sesini duyan oldu ne evine gelen…
1 hafta boyunca işkence gördü…
Herşey tek mermiyle fakat çok yavaş bir şekilde bitmişti…

Maymun

O kadar güzeldi ki herşey,onun için...Onla mutluydu onla herşey iyiydi. O onu sevsin diye onun istediği gibi olmaya çalışıyordu. En azından görünmeye.

Kandırmak basitti.Karşısındaki de aptallığından veya istekleri yüzünden onaylıyordu onun bu basitleşmiş halini.Aslında o değilde başka biri olsa kusardı.

Fakat onun içinde geçerli olan bi durum vardı. O onun beraber olduklarını sevmiyordu. Ama onu seviyordu. Nasıl bi mantıktı ki?

Uzunca bi süre kör,sakat beraber oldular.

Bigün geldi bunu engelleyecek ikisinide ayıracak ve birisini hayata döndürecek kişi geldi.

Ondan sonra ondaki değişimi gördü...İyi ki bitmişti.

Karakteri olmayan,ana göre değişen...

maymun.

burdaki o tamamen gerçek dışıdır.ay ucu bana dokundu demeyin :)

-Nasıl böyle boktan olabiliyo?

Valla bilsem bende kendimden geçmişçesine adıyla orgazm yaşamazdım. Hayatım boyunca kah kazandım kah kaybettim ama hiçbişey son zamanlardaki kadar koymadı.

Emek verme durumuyla ilgili olarak inancımı sarstıracak tecrübeler yaşıyorum. 4 gün boyunca 2 saat kafam mı güzel arkadaşım? sandalye tepesinde pinekliyorum.
O gün o saat o dakika geliyor ve lanet bi ağrıyla işe girişiyorum. 10 askerden 2sini vuruyorum çıkıyorum.

Nitekim yine elimize yüzümüze bulaştırdık bazı şeyleri. Hep bişeyde iyi olmak istedim şu zamana kadar oldum mu olamadım mı bilmiyorum ama iyi olduğum şeylerin kısıtlanmış olması veya bisüre sonra bırakmak zorunda kalmak çok kötü oldu benim için. Hep bi çıkış kapısı vardır ya o kapıda kapandı gibi düşünün.

Tüm bunların dışında iyi gitmesini istediğim şeyler iyi gitmeyince bu hale geliyorum. Çabalarımın boşa gitmesi en tiksindiğim şey.

Velaasıl kelam herkesin kendine göre 2. bi çıkışı varken ben hep aynı kapıyı tekmeliyorum. Bigün açıcam o kesin ama aklım hep arkadaki kapıda kalıcak. Belki gün gelir o kapıda açılır.

Bugün aslında güzel hayallerle kalkmıştım,herşeyde çok güzeldi aslında...
Sen vardın sonuçta..2 saat güneşin altındada beklesem işin sonunda seninle buluşacaktım.
Buluştukta...Bi kaç saat çok harika takıldıkta.
Nası yazıyorum nası bi psikoloji içindeyim bilmiyorum. Otursam ağlarım kıvamı hala içimde. Oturup ağlamak istiyorum. Kabus gibiydi o dakikalar.
Belli etmedim belki ama öyleydi yani...
Arkamı döndüğümde o halin falan...Çıkmıyor hiç bi saniye beynimden. Neyse şükür iyisin.
Korkutma beni bundan sonra...Karşıdan karşıyada beraber geçicez...Tamam mı?
O an neler hissettim anlatmam çok. Anlamanda çok zor. Şimdi farkediyorum ne kadar zor bi tecrübeymiş. Ne yapacağını bilememek vs. vs. İnsanların bakışları falan.
Gerçi o an senden başkasını düşünemezdim ya bi çevreme baktım bi an çok garipti. Sonra ağlıyordun çok fenaydı. Orda nasıl ağlamadım nası kendimi tuttum bilmiyorum ama bi an güç geldi heralde (: . Şuan muhtemelen uyuyosundur. Çok normal sen benden bin kat zor anlar geçirdin. Bunu ne zaman okursun ama sen okuyana kadar birşey yazmıcam buraya. Hala çok garip geliyor. İyiki beni bırakmadın yalnız orda. Ne diyorum ben ya...Neyse.

Bitti bugünde böyle...Bi kabustu,bitti.

O istediği için ona...

Hani oluyo ya sen yapıyorsun ben yapmıyorum,neden belirtsemde sana göre olmazmış gibi geliyor.
İyiliğini istiyorum aslında,iyiliğimizi.
Ama haklısın sende çok mutlu olunacak birşey o.
Ama ben böyleyim yani beni biliyorsun aşırı kaygı insanıyım herşeyden nem kapıyorum falan kötü yani...
Bide kavga edince,çekip gidiyorum...
"isa çekiyo gidiyoeaa"
Benim böyle huylarım çok var mazur gör,ama biliyorum ki herşekilde affedeceksin. O yüzden şımarıyorum. Ama sende çok tatlısın hemen gülüyorsun. Az daha somurtsan...yok vazgeçtim.
Somurtma yakışmıyo sana.
Geriye kalan için, yapacağım tüm hatalarımda bu yazıyı oku. (:
(mutluluk sözcükleri falan filan.)

Sevdiğim Lyricler part 2.

Dün Cameika'dan geldim
Bil bakalim ne getirdim
Tamda parti zamaniymis denk getirdim
Merlon Marley ile knka oldum ve geldim
Bir parça kusluk çikardi uçak sirketim
Arada böyle yapmam gerektigini fark ettim
Uçagi gasp ettim partiye zorunlu indim
Kusura bakmayin hepinizden özür dilerim
Böyle olmasini istememistim,vazgeçtim
Tamam kabul ettim ben ruh hastasi
Vucut'unda ki adrenalin hat safasi
Izledigim en saçma film Amerikan Pastasi
Açiklamam gerek Mafsal New York hastasi
Saçmalamasi gerekir insanin g*t'ü sikistiginda
Kalbi tekler,belki bekler
Birseyler olur yani ,birseyler alicas ama yok ki money
Ekonomist mi olsam ne olmsam böyle olmazdi
Bu kolsa benim kafam
Saygilar ve sevgiler sevilmeyen adamdan
Bebek suratli bundan sonra savasip akillan
Akilli dur lan çakilli yollarin dar
Sakin ol lan,sevgilinle mutluluklar
Katil olsam eminimki kimse durmaz
Yanimda kalmaz korkularindan kaçarlar
Akilli takilmani tavsiye ederim
Ve çok tesekkür ederim göstermis oldugun saygi için
Uyarilari dikkate alsaydim uyarilarla dolmazdi sicilim
Ne oldu cicim kendini kaybettin
Sana söylemistim çok fazla içtin
Sana hakaret ettim sende dinledin
Utanmaz arlanmaz MAFSAL akillanmaz
Kafasina koydugunu yapar aklin almaz....

Çok sevdiğim şarkı sözleri part 1.

Bizi Deli Etme

MAFSAL

çok kolay dimi para kazanmak eminim elini yakmaz bolca harcamak
ufak bi kaçamak yapmak 200 dolara patlar mı ha bidakka bu rap götünde patlar
açım evet hadi kaçın ıslanırsa kalpten gider trilyonluk saçı
arap atı gibi batın hadi rapimle satın alırım yatını ve katını beybi
hey tikky hii bana bol para bay bol pantolonumu aç ağza al by by yee
bu mafsal farkı durumu ele alınca bu ortam baydı
bankamdan çekilecek 5 kuruşum yok arkamdan iş çevirme
kankandan borç al git org çal piç anlamıyosun sana 4 albümdür anlatıyorum
istediğimi yapamamak tek sorunum
şunu bir şekilde anlatalım yaşaması gerekenler yaşamıyo adamım (adamım)
şşt bana bırakın bu rape sikiniz yeterse kaldırıp atın

NAKARAT

SES ÇIKARMA KES VE DE PES ET
RAPİ BIRAK ES GEÇ BİZİ DELİ ETME
PİÇ SEÇ STİLİMİ COPY PASTLE ŞEKİL ET
Bİ DE BUNU TEST ET.

RAPOZOF

param yok rapim var tepinme çatlar ar damarın
bu barlar barbar olur nar gibi harlar vay vay
darlandım kay yana kay ay çok hoş manitan var
çok bakımlı gözü yüksek rakımlı sevmez bu vatanı
kat ve yat için yatar ve yapar atar
dal salkar memelerin de sarkar
bir berber götünü siker,bu rapler rehber olur bu şehre
şevkati öldürür şevk döndürür sigarıyı zevk uğruna
peşpeşe şampanya boom!küçük oruspuydun büyüdün ne oldun?
dal dan dala kondun. acaba niye?
toz kondurmam rapime duydunmu lan ibne?
sen kendini biliyorsun ona göre!
küfürde ediyorum bu bizim kavgamız
hiphop bi kavgadır alayına gider
benim param benim param,senin paran benim param olmasın
bok paranı cebine sok yavşak
hatun tiki ama ağzı sarımsak kokuyo
noluyo?bak rapo yazıyo.
ha piyasa albüm mü? elbet oda olur
underground deyinde akan sular durur..


NAKARAT

SES ÇIKARMA KES VE DE PES ET
RAPİ BIRAK ES GEÇ BİZİ DELİ ETME
PİÇ SEÇ STİLİMİ COPY PASTLE ŞEKİL ET
Bİ DE BUNU TEST ET.

ZeitGeist

Düşündüklerimizi, anladıklarımızı, nereden geldiğimizi ve bundan sonra ne yapacağımızı daha derin araştırdıkça bize ne kadar çok yalan söylendiğini
göreceksiniz. Dünyadaki her kurum tarafından kandırıldık. Bir dakika durun ve dini kurumların neden bu dünya üzerinde işlerine karışılmayan tek kurum
olduklarını düşünün. Dini kurumlar, dünyadaki pisliğin merkezidir.

Dini kurumların hepsi, devletinizi ve hükümetinizi kuran size bu yozlaşmış eğitim sistemini getiren ve uluslararası banka kartellerini kuran bir avuç insan tarafından oluşturuldu. Çünkü siz ve aileniz, efendilerinizin umurunda değilsiniz! Onların umursadıkları tek şey, her zaman olduğu gibi
sadece bu koca dünyaya hükmetmek. Bizler gerçeklerden uzaklaştırılıp evrendeki ilahi bir gücün varlığına, Tanrı denen adama inandırıldık.


Tanrı'nın ne olduğunu bilmiyorum ama ne olmadığını biliyorum. Kendinizi gerçeği görmek için hazırlayıp, sonu nereye varırsa varsın, ucu kime dokunursa dokunsun gerçekten madalyonun öteki yüzüne bakmak isterseniz
yolun bir yerinde ilahi adalete kafa tuttuğunuzu fark edersiniz.

Kendinizi ne kadar çok eğitirseniz çevrenizdeki olayları o kadar iyi kavrarsınız Herşey daha açık gözükür ve etrafınızdaki yalanları görmeye başlarsınız.


Gerçeği bilmeniz gerekiyor,
gerçeği aramanız gerekiyor.
Gerçek sizi özgür kılacak.




Gerçeği otorite olarak kabul etmek yerine
otoriteyi gerçek kabul edenler için
bu çok zor olmalı.


______________________________________________________________

Tamamen alıntılık.Dün izlediğim bir filmin tanıtımlarından. Zeitgeist hakkında konuşabileceğim çok fazla birşey yok açıkçası. Herkese söyliyeceğim şey kesinlikle izleyip,aydınlanmanız. İlk kez bi filmi bu kadar kişiye öneriyorum ve izlemelerini tavsiye ediyorum. Yaşadığımız hayatın ne kadar basit olduğunu göreceksiniz.

Karargahtan Jesus bildirdi.

Hikaye...(23'ü ekimin...Neredeyse 1 sene piyuff..)

Yol boştu...yıllar öncesini hatırladığında babasıyla yaptığı her sabah kalkıp arabaya binip gitme işini bugün kendisi yapacaktı...
Çünkü babası artık yoktu

Yıllar önce kendisine böyle birşeye kalkışacağı söylenseydi inanır mıydı bilinmez...buna da okuyan karar verir bana göre.Çünkü o yaşta bunu yapabilen bir kişinin yıllar yılı değişen piskolojisini kimse kesin olarak tahmin edemez.

Henüz 19'du...Kulağındaki sivilceyle oynarken aklından ne geçiyordu?

Yola çıktığında gökyüzünün homurtusu...gözyaşlarına bırakmıştı yerini.Gökyüzü ağlıyordu...bugün olacaklara mıydı bu yakarış?

Arabayı gideceği yerin içindeki otoparka parketti...

Anahtarı kontaktan çıkarırkenki kararlılığı görülmeye değerdi.

Arabadan indiğinde bagaja giderkenki halinde kararlılıktan eser kalmamıştı.Elleri bagajı açmaya uzandığında hissettiği tek şey...

Titreme!!

korku yersiz değildi belkide.Her normal insanın yapamayacağı bir işe kalkışmıştı.1 saniye sonraki hareketinin geri dönüşü olmayabilirdi...O saniye 1 yılcasına beynini parçalara böldü....Geçmişini düşündü.Hayallerini düşündü....Değer miydi?

Artık bunları düşünmeye vakti yoktu.Ya yapacaktı,ya da yapamayacaktı.Ama yaparsa bazılarına bazı şeyleri ölümle ispat edecekti...

Aklından geçenlere bakılırsa burda pekte mutlu anıları olmamıştı.Yada olduysada hepsini berbat eden biri çıkmıştı.
1 saniyenin sonunda elindeki tüfeğin ağırlığını hissetti...
M4A1...Çeliğin kokusu burnundaydı.

Aslında arada kaynayacak günahsız kişilere acıyordu...

Elleri terlemişti...Gözlük camının önünde ter vardı.Görüşünü engelliyordu.Çıkardı...

Sakin olması gerektiğinin farkındaydı.İlkinden sonra ikincisi çok kolay olacaktı...

Silahı çıkardığında ortamda kimse onu farketmemişti...Deri pardesüsü güneşte parlıyordu.Yıllar önce izlediği bir filmi hatırladı.

Elindeki silahla ilerlemeye başladı...

Önüne atılan 3 güvenlik elemanını biçti...

Hayır!!...Çekilin!!!

Ruhsuzlaşmış vücudundan bu sözler çıkmadı.Sadece gülüyordu...

Sinirleri bozulmuş bir insan gibi...


Sıradakiler kimlerdi?
Karşısına çıkanlar arasında eski dostlarını gördü...Aslında ordakiler onlar değildi.Ama o onları da katlettiğini hissediyordu.

Gözleri dolmuştu...

Çelik kokusunu barut kokusu bastırır olmuştu...Yavaş yavaş yağmurlu havanın verdiği etkiyle kan kokusuda artmıştı...Aç bir canavar gibiydi.15-20 dakika sonra geçtiği heryer kangölüne dönmüştü...

Hedef?Asıl hedef neydi?İşte ordaydı tam karşısında...Belki de bunların gerçek sebebi...Onu da öldürecekti.Bu kadar kolay olmamalıydı...!!


Karşısındakinin canını şimdi almalıydı...Av sona ermişti...

Av...Avcı...

Duvara sıkışan avının üzerine atılması çok kolay olmuştu...Acı çektirdi...Çok acıydı.Avının gözlerindeki ışığın sönmesini keyifle izledi...

Av bitmişmiydi?

Hayır!!!
Bundan sonrasında yaşamasının pekte önemi yoktu...

Ağlıyordu...

Sokak boştu...

Buraya taşınma sebebim..

Malumunuz,bi süredir yazmıyorum pek bişey.Yazmaya vaktim de isteğimde yok. Yeni bi olaya gireyim dedim. Bu tarz bi blog açarak.Zira MSN Space'deki blogum hem az kişi tarafından takip ediliyor. Hemde kasıntı MSN ile uğraşmak zor oluyordu. Böyle bi platforma akalım dedik.Başlıyoruz...Geçmişte yazdığım ve sevdiğim bi yazıyı yayına sokucam öyle takılmaya başlıyorum yani. Bu blogu elimden geldiğincede aktif tutmaya çalışıcam.Ayrıca buranın bi avantajı daha büyük kitlelere yayılmakta olabilir.Neyse...Baş-la-dık.