2009

2008 yılının bitimine az kaldı.
2008 iyi-kötü herşeyiyle geçti bitti.
2009'un daha güzel olmasını diliyorum.
Öncelikle Sağlık ve Mutluluk istiyorum.
Herkese iyi yıllar...

(bunlar en uysal yeni yıl düşüncelerimdir.geçen senelerde görecektiniz beni...)

I'm Leavin'

Kafasını kaldırdı,
Yeni yetme sakallarını kaşıdı.Sağ taraf daha çok çıkıyordu.
Hayallerinde hep dünyanın en karizmatik sakalını uzatmak vardı.
Ama hormonları şimdilik buna izin vermiyordu.
Kafasını eğdi,
Alnındaki sivilceyi sıktı.
Göz kapaklarını gözçukuruna sıkıştırdı."pisikopaaaat"
T-shirtini almadan önce geniş omuzlarına göz gezdirdi.
Kız arkadaşı geldi aklına onu önüne aldı.
Böyle bi reklama yıldız olabilirlerdi.
Onu seviyordu.

Yatak buzz gibiydi.
Uyudu.

Gecenin anlam ve önemi

Hiç bişey yazmıcam bu lirikleri yazcam.

Seni sorana heryanım derim,ve dahasını da eklerim.

Bekleyiş

Sahilde 10-15 dakka yürüdükten sonra aşırı güvenlik önlemleriyle dolu FBI binası aka'sını taktığım binaya geri döndüm. Döndüğümde solumdaki çayocağı-kantin karışımı yer hariç ışık yanmıyordu. Yukarı doğru karşıdaki merdivenden devam ettim. 1. kat benim için bi anlam ifade etmiyordu. 2 kat da öyle. 3 kat, babamın eski ofisi. 4. kat...

Kapıyı zorladım. Kimse yoktu. Bekleyecektim.
Yandaki koltukların soldakine iliştim.Sahilde düşündüğüm şeyleri düşünmeye başladım.
Kız arkadaşımı yani...Düşün düşün düşün.Sol taraftaki odadan sesler geliyodu hatunun tekiyle elemanın biri konuşuyordu. Zemin kattaki konuşmalarda yukarı kadar geliyordu.
Daha sonra ayak sesleri duymaya başladım. Takım elbiseli bi adam yukarı çıktı. En yukarı en üst kata. Sonra aşağı indi. Yüzüne çok dikkat etmedim. Düşünmeye devam ettim.
Sonra tanıdık bi ses geldi. Niyazi abiydi bu. FBI binasında en sevdiim simalardan Niyazov. Niyazi abi her zamanki tavrıyla nasılsın gülüm dedi iyiyim abi dedim ne oldu ne bekliyorsun dedi dedim babam gelecek onu tamam gülüm var mı bi istek dedim yok abi hadi görüşürüz dedi indi. Niyazi abi bi bulgar göçmeni.

O inmek için döndüğünde arkadan gelen cırk cırk ötüş sesinin sahibi ayakkabıların sahibi olan adamı gördüm. Bi şeyler sordu niyazi abi üst kata git dedi. Çıktı üstkata sonra indi. cıvırk cıvırk...

2-3 dakika sonra aynı cıvırk cıvırk sesi üst kattan geliyordu bu sefer koca popolu kadının biri aşağı iniyordu.En alta indi. Ben hala düşünüyordum. Sonra çirkin bi adam geldi bana bişeyler sordu soldaki odadaki konuşmalar devam ediyodu. sorduğu sorulara geveleyerek cevap verdim. bişey anlamamış olacak ki aşağı geri indi. çirkindi zaten.ondan sonra kocapopolu yukarı çıktı. soldaki odadaki garip konuşmalı kadın da dışarı çıktı birbirlerine selam verdiler.

Ben düşünmeye devam ediyodum. sonra ellerimi çarpıp ne kadar salağım o beni seviyo dedim. sustum.

Sonra tanıdık bi öksürme sesi geldi.

Babamdı.

Travma

Akli dengemi kaybettim çünkü tüm görüntüyü kaydettim

Mode XL dolu bir haftadan sonra sesleniyorum sizlere.

Dandic United günlerimiz süreyor.

Şükür aktivitelerdeyiz. Donanımı güçlendiriyorum blogum..Ekran kartı ve ram alıyorum.

Sevgilimle ilişkimde aksaklıklar var pazartesi ve cuma buluşacaktık buluşamadık haftaya ertelendi. Bundan sonraki Her pazartesi ve cuma eleleyiz ama (:.

Beatmastering ortamlarına kör topal geri döndüm. kemalşekersiz günler diliyorum tüm beatmaster abilerime. FL öğrenmeye çalışıyorum elimden geldiği kadarıyla bakalım güzel bişeyler yapmaya uğraşıyoruz.

"Yaraların her zaman taze kalmalı..."

Bak bu laf gecenin lafıdır arkadaşım. noktanoktanoktasını ben getireyim.

...ki aynı yerden ikinci kez deşilmesin."

Karargahtan İsaJesus.

Soğuk

Soğuğum bugün.
Üşüyorum ama ne bi mont ısıtır beni ne bi ceket. Vücudum üşümüyor aslında..
Ruhum donmuş gibi.
Hiç bişey hissetmiyorum.Yada çok fazla şey hissediyorum.
Ayırdına varamıyorum.
Herşey güzel belki..
Yada herşey iyice boka sarıyor.

Aynada baktığım kişiye hayranım. O da bana öyle.

Dengesizlik...

Problem burda.Bişeye ihtiyacım var bi müziğe,bi ritme.
Birine.

Anlık kahkahalarıma tepeden baktığımda aslında o an ona gülmediğimi farkediyorum.
Yanımdakilerin mutluluğuna gülüyorum.
Yanımdakiler iyi ki var.

Bugün dönüyor ama atlatıyorum herşeyi sizlerle.

Herşeye rağmen Life Goes On.

her yanıyla çok güzel hayat
...life just goes on
ağlasan da sen dayan
...change gon come soon
nemli gözlerinde kalmasın bi damla yas
...dry dem eyes end your great depression better dayz come

Bu kadar geç saatte blogirmek

Bu kadar geç saatte blog girerek cool olmak istiyorum.
Hayat amacım bu.
Ölüyorum ölmek istiyorum.Kör karanlığımda boğulmak istiyorum.
Götik kızlarla takılmak istiyorum..
Cigabaytlarca dosya indirip herkese hava atmak istiyorum.
Millet eğlenirken başımı öne eğmek istiyorum...
Benle ilgilenilsin istiyorum...

ama karakterim yok,bilmiyorum.

J.L.L

7 Aralık Pazar 2008 günü ömrümden gitmek üzere 9 dk içinde ölmezsem tabi (:.

Bayram tatiline sevinsem mi üzülsem mi bilemiyorum.Seni özlemek yakıyo beni.Cidden böyle olmazdı.Öncekilerde uzaklaşınca bi sevinir bi rahatlardım.Sende olmuyo.

Bugün 2 film izlemek dışında hiçbişey yapmadım. Biri awake öteki nevabackdown.

Dışarı adımımı atmaya korktum zaten.Çok kalabalık.

Yarın bayram.

Bayram şekeri toplamaya giden çocuk neşesi,torunlarına elini öptüren dede huzuru istiyorum.

Sensiz yok,cık,olmuyo.

Ne yaptın da 3. kişi oldun?

Cumartesi gelsin.

Cumartesiye kadar biri beni kapatsın.

Dün akşamdan beri allak bullağız sanki.

Şimdi birazdan uyuduğuma dair mesaj atıcam sana.

Uyuyamıcam ama.Belki uyurum.Uyumayı seviyorum.Belkide seni getiriyo bana uyku.

Dün akşam karnımın ağrısına rağmen ne rüyalar gördüm :).

Bu akşam öyle bişey istemiyorum.

Senle olayım istiyorum.Seni göreyim.Uzun uzun göreyim yeter.

Film senaryosuymuşcasına gidiyoruz farkında mısın?

Farkındasın.Soru benimki de :).

Çok yüzeysel yazdım derine inmek istiyorum ama sen yokken inemiyorum.

Özledim ben seni.

çok.

Letheciime.(uyumam bak belki)

Cezalı

Ya kapıyı kilitlediler.Ya sen kilitledin.Ya da kapı falan kalmamış.

Sokak

Akşam 6,lanet okul kıyafetlerini çıkarmaya 5 dakika kalmış.Sokağına girdiğinde o yeni tag'i görmesi bile -"Santa's Ghetto"- onu üstündeki uniforma kadar rahatsız etmiyordu.

O 16 yıldır burdaydı Santa da kimdi? Beceriksiz bir sürtük!!

Superstarlarını ayağına geçirdiğinde bağcıklarının çamur olduğunu farketti.
Ve lanet bağcıkları söktü.Superstar böyle de seksiydi.

Aynasının karşısına geçti.Aynanın üstündeki yazıya baktı

"I'm work of art a ghetto version of Mozart!"
Curtis'in bu sözü asla aklından çıkmayacak kadar etkileyiciydi.

Evdeki iğrenç yemek kokusuna aldırmadan 2 marker ve bi boya kutusu alıp sokağa indi.

Lanet...Aşağı mahalledeki çinlilerden aldığı iPod'u unutmuştu.Kulaklarında You Don't Know olmadan çizemezdi ki.

Sokağa indiğinde güneş tepeden iniyordu.Umrunda mıydı? Hayır!...Akşama kadar çok vakit vardı.Şimdi sokağa inme zamanıydı.Sokak , hayatın ve ölümün dans pisti.

Önce Santa'nın fiyakasını bozmalıydı.Koleje gitmek zorunda kaldığından beri sokaklarda eskisi kadar sık çizmiyordu.Bu da Santa gibi piçlerin ortaya çıkmasına sebepti. Sadece 30 saniye sonra yazı şu hali haldı..."Homo Santa hasn't ghetto!!"

Şimdi arkadaşlarının yanına gidebilirdi...

Geldiğinde arkadaşlarını umutsuzca tartışırken buldu.

"Peki nasıl?"
"3 kişi mi?"
"Onu kurtarmak bu kadar basit mi?"
"Sadece 10-16'ya bi bomb dostum sadece bu..."
"Hey ezikler ne konuşuyosunuz ha??"
"oOoo..."

Mesele anlaşılmıştı.Mike'in Tommy ve arkadaşlarından kurtulmasını sağlayacak kişi Duke'ydi.

Duke mahallenin şişko ve beceriksiz fakat paralı çocuğuydu.Tommy'e az bi para verse Mike takıma geri dönerdi...Yoksa çok kötü benzetilecekti.

Ama lanet Duke'nin isteği çok büyüktü.Ve onlar ne COPE2 nede FUTURA'ydılar. Onlar sadece Hook,Trane ve Jack'di. Mike'i kurtaracak 3 kişi.

10-16'ya bomb imkansızdı.10-16 ya Blake ve Darko bile tag atamamıştı.16 yaşında 3 velet mi yapacaktı bunu?

Uzaktan bi kız belirdi.Yakınlaşınca bunun Sonny olduğunu anladılar.Sonny Tommy'nin kız kardeşiydi...

Esmer,zayıf ve kısaydı.Fakat göğüsleri t-shirtinden fırlayacak gibiydi ve kalçaları Rihanna'dan bile iyiydi.Trane'nin ağzı yerle bir olmak üzereydi. Kız yanına geldiğinde içine düşebilirdi.

Kız ağzındaki cikleti tükürdükten sonra abisinin arkadaşlarını benzetmeye başladığını ve sabaha kadar parayı getirmezlerse bütün kemiklerinin eline verileceğini söyledi ve poposunu sallaya sallaya uzaklaştı.

Moraller sıfırlanmıştı.
Fakat Trane hala Mike'n neden alıkonulduğu hakkında bi fikri yoktu.
Ve sorması gerektiğini farketti...

Jack ağlamaklı bi ifadeyle ne biliyor musun? Uyuşturucu dostum,Mike'i da bulaştırdılar bu işe anladın mı? Mike'a umarım uyuşturucu vermiyorlardır.
Trane gerilmişti...Kel kafasındaki damarların şiştiğini hissetti.
Jack ağlamaya başlamış,
Hook'sa bir o kadar soğuktu.

Trane bi sigara yakıp duvara tırmandı.Hook hala köşede oturuyordu. Jack ağlamayı kesmiş içinden dua ve küfür ediyordu.Boynundaki haçı çıkartıp eline aldı. Gümüşün parlaklığı batan güneşle beraber kendini belli ediyordu.

"Bunu satsam ne kadar eder?"
"Dalga geçme o senin en değerli şeyin Jack." dedi Trane.

Tam o sırada Hook ayağa kalktı.Ben gidiyorum dedi.Trane duvardan atlayıp koluna yapıştı.Mike?

-umrumda bile değil ona bin kere söyledim bu işe girmemesini.
-Onu kurtarmayacak mıyız?
-En fazla dayak yiyecek dostum umrumda bile değil.
-Hook yapma...
-Bırak beni

Hızlı adımlarla uzaklaşmaya başlamıştı.Ufukta kaybolana kadar Trane arkasından baktı.
İki kişi kalmışlardı...

Güneş batıyordu.

Acil karar vermeleri gerekiyordu.Çok acil.

Jack tekrar ağlamaya başlamıştı.Trane onu omuzlarından tuttu ve sarstı.

-Bak pislik iki kişi olabiliriz ama yapmalıyız.Kalk hadi...KALK!!
-Nereye?
-Gara...

10 dakika sonra gara varmışlardı.Eski trenler arasında yürümeye başladılar.Ve 10-16.

10-16...O kadar güzeldi ki.Gümüş kaplı dış çevresi ile o kadar müthiş boyanırdı ki...

Ama Senatör denilen pisikopat,deli,manyak veya herneyse...
O trende yaşayan bi deliydi.Tamam böyle bi evsiz onlara ne yapabilirdi ki?

Fakat Darkonun sırtına iki delik açan o tüfeği...O lanet tüfek.

Trane kafasını yukarı doğru kaldırdığında garın çatısına çıkan bi merdiven farketti.Orası bi süre gözlem yapmak için kullanılabilirdi.Jack'e işaret etti.Jack merdivene adımını attığı an merdiven dökülmeye başladı. Jack de yere yapışmıştı.

Trane koşup Jack'i kaldırdı
-İyi misin kardeşim?
-İyiyim ama çok ses yaptık . Senatör uyanmasın?
-Bi şey olmaz korkma.

O anda bi yerden şşt şşt sesleri duymaya başladılar.Jack kafasını çevirdiğinde Hook'u gördü.Merdivenin paralelindeki demir boruda maymun gibi sallanıyordu.

-Çok komik düştün örümcek adam
-Seni adi pislik!

Trane araya girip Jack'i engelledi.Arkasını dönüp Hook'a elini uzattı.

Sağol,Kardeşim.

Boru bir hava boşluğuna kadar uzuyordu.Üçü beraber borudan hava boşluğuna geçtiler.Hava boşluğundanda çatıya.
Artık tamamen gece olmuştu.Rüzgarlı bir gündü.Bu işlerine yarayabilirdi.
10-16 çok tatlı şekilde onlara göz kırpıyordu.Bir plan gerekiyordu...

Aklından planı geçiren Trane,Senatörü farketti.

Dışarı çıkmış aptal bir şarkı söylüyordu.

Tüfeği ise herzamanki gibi elindeydi.Üçü de vücutlarında delikler açılmasını istemiyordu.Bu yüzden temkinliydiler.Duyması zor olduğu halde Senatör e duyurmamak için sessiz konuşuyorlardı.Bomb'da Duke is Big! Duke is King! yazmaları gerekiyordu.Senatörü öldürmeleri veya bayıltmaları lazımdı.Yazmaları gereken yazı oldukça uzundu.

Öldürmek hepsinin kanını donduracak birşeydi.Bi şekilde onu uzaklaştırmalılardı.

Ama öldürmek Senatörün kanını dondurmuyordu.

Problem burda başlıyordu zaten.

Hookun birşeyler düşündüğü yüzünden belliydi. Trane "ne?" dercesine yüzüne baktı.
Hook'un planı şuydu;

Senatör uyusa bile tavşan uykusu uyuduğundan en ufak seste onları engellemeye çalışacaktı.Onun için saldırmaları gerektiğini ve karşı çatıya geçmeleri gerektiğini söyledi.Karşı çatıya geçmek çok zordu. Çünkü garın tavanı ahşaptı ve bazı bölümler çökmüştü.Fakat bu olmadan bu işi yapmaları imkansızdı.Planın ilk bölümü karşıya geçmekti.

Hook çöp çekmeye karar verdi ağaçtan küçük bi dal koparıp parçalara ayırdı.3 ünü farklı boyutlarda böldü.En küçük olan karşıya geçecekti.

Trane ve Jack 2 çöp çekti.

Hook eline baktığında en küçük çöpün kendinde olduğunu farketti,ve bir küfür savurdu.

Karşıya geçecekti..Arkadaşlarına sarılıp yürümeye başladı. Hızlı adımlarla yürüyordu.Garın sola kıvrılan koridorunun çatısına adımını yavaşça attı.Bundan sonrası tehlikeliydi.Çünkü garın bu bölümü 4 yıl önce büyük bir yangın geçirmişti.

Oldukça yavaş adım atıyordu.Bir tahtanın üstünde 1 saniyeden fazla durmamalıydı.
Evet bu yolun sonu yaklaşıyordu.Yapabilirdi,bir adım daha attığında üstünden lanet bi martı geçti,tahta ayaklarının altından kaydı...

1 saniyenin 1 yıl olduğu anlar vardır.Fakat kararlar çabuk verilir.
İşte öyle bir andı.

sağ eli son anda tutmuştu parçalanan tahtanın sağlam tarafını.Kendini yukarı çekmek istedi ama kemeri ve boynunda 2 kilo ağırlık yapan zincir onu engelliyordu. Kemeri ve zinciri attı.

-Lanet olsun!! Lanet olsun!!Onların herbirine 35 papel bayılmıştım!!

Ve kendini yukarı çekti.Bundan sonrası daha kolaydı.Aklından koşmak geçti. Koşarak daha hızlı olabilirdi.Koşmaya başladı...

Neyse ki Doğu kanadını batıya bağlayan yerdeki uçurum aklına geldi.Uçurumdan atladıktan sonra artık aşağı inebilirdi.Fakat?

İnebileceği hiç bir boru yoktu.Yere en yakın bölüm 2 blok arası bir boşluktu. Boşluğa inince yaklaşık 5 metrelik bir yükseklik olduğunu farketti.

Buradan atlayabilirdi.

Atladı!! Çakıl zemine düştüğünde biraz fazla ses yapmış olabilirdi.

-Kim var orda??

Evet biraz fazla ses yapmıştı.

Hemen sırtını 10-16'nın sol tarafına verdi.Kapalı arka kapıya doğru eğilerek ilerledi.Islık çalması gerekiyordu.Jack ve Trane harekete geçmiş miydi?

Fiyuuviit...

Kafasını sağa çevirdiğinde gözleri kan çanağına dönmüş senatörü farketti kapıyı omuzlayıp içeri daldı.Saklanmalıydı ama nereye.10-16 3 vagondan oluşuyordu.Vagonlar arasında koşmaya başladı fakat yerdeki bir taşa takılıp düştü.

Dan...

İyi ki düşmüştü.

Senatör silahını doldurana kadar 5 saniyesi vardı.

Bunlar olurken Jack ve Trane çok hızlı koşup vagonun kapısına geldiklerinde durdular.Jack kalbinin atışını Tranenin duyduğunu hissedebiliyordu.Sesi duyduklarında Jack kapıyı omuzlayıp içeri girdi ve o anda silahını dolduran Senatörü gördü. Senatör yaklaşık 2 metre boyunda ve üstüne postumsu bir yelek giyiyordu.Onu bir vuruşta deviremeyeeği kesindi.Senatör arkasını dönmeden koridor kapısınn yanına saklandı.

Hook bu sırada kaçıp öteki vagona geçmişti.Vagonun kapısını sürgüledi ve eğildi.

Senatör silahını doldurmuş mutlu bir sesle "Senatörün hakkı ikidir!!" dedi.

Hook bildiği tüm duaları okumaya başladı.

Senatör tam elini kapıya uzatırken Jack arkasından ıslık çaldı. Şaşıran senatör arkasını döndüğü sırada camdan kafasına doğru gelen bir taşı farketti.

Fakat çok geçti,Senatör kafasına taşı yemişti.Ardından Trane camdan içeri daldı. Boya kutusunu Senatörün suratına sıkmaya başladı.Senatör bayılana kadar sıktı.Senatör bayıldığında onu taşıyıp 10-16 dan uzaklaştırmaya karar verdiler.
Üçü zorda olsa öküz ölüsü ağırlığındaki Senatörü kaldırdılar ve garın dışındaki çöp kutusuna attılar. Ve kapağı kapattılar.Sabaha kadar kalkmazsa bi daha buraya giremezdi.

Üçü de yorgundu.Özellikle Hook belli etmemeye çalışsada korkusundan ağlayabilirdi.

ve boyamaya başladılar.

Duke is Big,Duke is King!!

Bunun altına da TrN,HooK,JacK and Bitch MiKe yazdılar.

Sabah olmak üzereydi.Güneş doğmadan Duke'yi buraya çağırmalılardı.Jack koşarak uzaklaştı.

Neyseki güneş doğmadan Duke geldi. Ağzı leş gibi sarımsak kokuyor ve köhhö köhhö diye gülüyordu.

Hook ben çok pişman oldum deyip boya kutusunu eline aldığında Trane önüne atladı!
-Sakin ol adamım.
Beyinsiz Duke hiçbirşey anlamamış gülmeye devam ediyordu.

Parayı Tommy'e götüremeyeceğini , onlara verip kendilerinin gitmelerini söyledi.

Onlarda parayı alıp koşmaya başladılar.
Tommy'nin evine geldiklerinde Mike dayaktan tanınmaz hale gelmişti.Ama neyseki yaşıyordu ve sadece kolu kırılmıştı.Tabi mahvolmuş yüzünü saymazsak.Ama çokta problem değildi bi kaç aya iyileşirdi.

Trane Tommy'e parasını uzatırken Sonny yüzüne bakıyordu.Trane Mike'da alıp çıktı.

Dörtlü kapıda buluşmuşlarken Sonny Trane'e seslendi.

Trane Sonny'e yaklaştı ve Sonny bi anda boynuna atladı.Kız onu çılgıncasına öpüyor Trane ne olduğunu şaşırmamışcasına karşılık veriyordu.

Hook ve Jack gülmeye başladı.

Mike'nsa gülecek hali yoktu. Gülüyorsada ön dişleri döküldüğünden anlaşılmıyordu.

Mesafeler Daraldı

Şuan neden bloguma yazı yazıyorum bilmiyorum.
Yapacak bişi bulamadığımdan sanırım.
Oh beni kurtar tanrım!
Acaba daha kaç kızla yatacağım!!


Tribe girdim bi kola içiyim.