İki sevgilinin 1,5 yıl aradan sonra buluşmasıdır bu.

Adımımı attığımda o zemine.Yer beni yukarı kaldıracaktı sanki.
Ayaklarım beynimi dinlemiyor,kollarım ve bileklerim bi hedefe yönlenmiş.
O topa.

ve aldım elime...

Koştum,koştum ve koştum..."sol,sağ,sol" ve her kıvrımını hissederek o topun attım golümü ağlara...


Şimdi vücudumun her adelesi ağrıyor.

Ben mi...

Çok mutluyum.

Yine de şahlanıyor aman.

Nasılsın,iyimisin?
Herzamanki gibi iyisin.

İyi iyi bende iyiyim.Kimi zaman lanetli olduğumu düşünmem dışında iyiyim.
Son günlerde ne oluyor,hayat monotonlaştı lanet okulun araya girdiği hergün gibi.Hiçbir aksiyonum yok.Okula gidiyor geliyorum bişeyler yapıyorum oyalanıyorum,ömür dolduruyorum kısacası.

Ama yarın akşam özlemini çektiğim yaklaşık 1 yıldır yanından geçmediğim hentbol salonlarına geri dönüyorum.İçim pır pır bilemezsinis..
Elime yine iğrenç kokan yapışkanlardan sürmek istiyorum.Çılgıncasına faule maruz kalmak istiyorum.

Yarınki matematik sınavı bile umrumda değil.O topa tekrar dokunmak umrumda.

Bu güzel haberlerin dışında herşeyim yolunda diyebilirim.Sınavlarımın çoğu orta derecede geçti.Mat dışında tabi.Ona da alıştık.Nasıl olursa olsun.(:

Yinede,yine de şahlanıyorum.

karargahtan ceyexti.

Farkım?

Hepinizin ki not defteri,

Benimki zihin boşaltma süreci...

Buda benim farkım.

Jesusfobik olmayın..!!

Neden?

Çıktığı yokuşların ardı arkası kesilmezdi hiçbirzaman.Ruhu yorgun bir postacı misali kanatlanıp uçmak isterdi yerinden.Uçamazdı ama çakılırdı kanadı kırık bir martı gibi...

Çakılırdı...

Uçurumun kenarına geldiğinde karşısındaki şehrin sülietine şöyle bi baktı.
Gökdelenler...ve altında ezilenler.
Onlardan biriydi...

Ezilenler..

Başını aşağı indirdiğinde ulaşacağı yerin orası mı,
yukarı kaldırdığında orası mı olacağını sorgulardı hep.
Sorgulamak...aptal olmayan herkesin yapacağı bişey.
Verilmiş beynin yaptığı en doğal eylem.

Sorgulamak.

İleri bir adım attığında bir sonraki adımında düşeceği boşluğun anlamsız olduğunu farketti.
Anlamsız boşluk.

Boşluğu sorgulamaya başladı.Anlamsızlığı sorgulamak.Nedensizliği sorgulamak.
O hep bunu yapmıştı.
Ama çarklar böyle dönmezdi.Sonuç sorgulanırdı...Neden değil ve nedenin getirdiği anlamsızlık değil.

Cansız beden...Sonuç buydu.

Adımını geri attı ve döndü.
Artık insanların sonucu sorgulamasına tahammülü yoktu.
Bugün yapmak istediği şey bi gün gerçek olacaksa böyle değil.Basit bi şekilde olmalıydı.Sonucu belli...Nedeninin sorgulanması gerekmeyen.

Gülümsedi ve bi sigara yaktı.Patikadan inip arabasına bindi. En sevdiği kasedi takıp şehre doğru yola koyuldu.Nedenlerine neden katmak için.

Bir el ve dağ busesi.

Saian SS...

Yargıla beni,gücün yeterse gel ayıkla saf günahlarım
Yakamda dertse dert
Ben yani kendim,şimdi ben dünyaya karşı durmakla meşurum
Ve şimdi elvedadan önce bi takım sözlerim var kendi gönlümce
Beyin kıvrımlarımı tartaklayan örümcek ve küserek bırakıp gitmek herşeyi
Bi yanım gitme kal,bi yanım gitte gelme
bir tarafta ah o kült!
bir tarafta o yazgı ve o zafer
ordusunun başına geçmeyecek artık o eski muzaffer
ardımda kalan sanal soyut teknoloji ve bir kaç parça dijital materyal
ense köküme bağdaş kurmuş oturmuş emperyal
ve layikse biter herşey bir yaz,bahar,kış günü
popülizmle tanrılaştırdıklarınız
işte rap te sonsürüm
gayrimülteciyim yeni topraklarımda ve bitti herşey
ama ben yine buralardayım
raptir menşei
tekrar birleşmemiz radikal olacak
ben kan vericem
sizi seviyor olmam bu savaşı kesintiye uğratmaz

"gidişimi başka türlü açıklıyamıyorum..."

Ölüm Manifestosu

Bir herşey gidecek tek ruh kalacak.
iki bedeninin tüm yetilerini unutacaksın.
üç güzelliğinin veya çirkinliğinin bi önemi yok.ya siyahsın yada simsiyah.
dört ne için yaşadığının önemi yok.
beş artıların kadar yaşayacaksın
altı eksilerin kadar öleceksin.
yedi sınavda aldığın beşin veya birin,kazandığın veya kaybettiğin maçların,attığın yada kaçırdığın gollerin,ettiğin yada etmediğin küfürlerin bi anlamı yok.
sekiz inan yada inanma.o geliyor. ve bigün geldiğinde inanıp inanmamanın bi önemi olmayacak.
dokuz her an olabilecek gibi düşün,hiç olmayacak gibi çalış.
on dokuzun çalışma bölümü anlamsız gibi değil mi?

?!

Süt iyidir.süt için.bu iyi.

10 Dakika

10 dakika
Son 10 dakikanın anlamı neydi? Sınavı yetiştirmek için kalan son 10 dakika mı? Hah lanet olası sınavlar çoktan bitti…Hepsi geride kaldı…
Tıpkı canını yakıp hayatından çıkarttığı insanlar gibi…
Lisedeyken çok iyi test çözerdi. Hızlıydı,bir bir harcardı soruları soru çözmek ona problem değildi…Onun problemi hızını katlayamamaktı. Herkesten 2 kat hızlı çözerdi, fakat bu ona yetmezdi.
Namlunun ucunu birkez daha şakağına dayadı.
Dayadığı anda titrediğini hissetti…Gün sona eriyordu 21 Mart. Gece ve gündüzün eşitlendiği gün… Aynı zamanda doğum günü. Tam 30 yıl yaşamış olacaktı 8 dakika sonra ölürse…
Düşündü 8 dakikası vardı…
Düşünmek için güzel bir süre dedi. Sağ tarafındaki dededen kalma saatli marif takvimine baktı…21 Mart 2008
Ve bi anda takvim yaprakları geriye döner gibi oldu…

11 Mayıs 1993…
-Bunlar ne ha? Bunlar ne? Sen bu notlarla mı adam olacaksın?
-Ama?!
-Ama falan yok lan!!! Defol git gözüm görmesin seni…Bir daha bu notlar olmasın yoksa seni bitiririm.
Yine ağlıyordu…Gözünden süzülen her damla yaşı siliyordu. Her damlayı tek tek siliyordu… Ama çok hızlı bir şekilde siliyordu. Bugün doğan kuzeninin doğumuna sevinememişti bile…
Ayağa kalktı 6 dakikası kalmıştı… Gazete tomarlarını karıştırdı. Arşivcilikte üstüne yoktu…En çokta bu gazetelere üzülüyordu.90-00 arası gazetelerden birini çekti…

10 Haziran 1997
-Sana güveniyoruz eminiz ki başaracaksın…
-İnşallah baba hadi çıkışta görüşürüz…
Merdivenleri çıkarken kararlıydı…Herşey hızlı olacaktı.
Önüne test kağıtları geldiğinde başladı tüm hızıyla… Her soruyu tek tek çözüyordu… Ama çok hızlı bir şekilde…
Gülümsedi ve gazeteyi bir köşeye fırlattı .
Hala 5 dakikası vardı…
Televizyonu açtı gece haberleri vardı. 17 Ağustos depremiyle ilgili bir haber…

17 Ağustos 2001
Üniversiteden mezun oluşunun 3. Ayında bir iş bulmuştu!
İşe çok iyi başladı…Kendisinden 4 program yazması istendi…
Hepsini ayrı ayrı yazıyordu…Ama çok hızlı bir şekilde…

Tekrar cama yöneldi karşıdan siyah bir Ford Focus geçiyordu…Bi an hatırladı…Gülümsedi…
24 Mayıs 2004
-Ersin yapma!
-Ya öpücem sadece!
-Mmph…Birileri görücek!!
O geceyi hatırladı…Naz’la ilk seviştikleri gece…Sadece 1 kere olacaktı.O da çok hızlı ve etkiliydi…Arabanın içinde sevişmişlerdi resmen.
Son 3 dakika
Kahkahayı patlatıverdi.Bi anda şaşırdı kendine arkasını döndüğünde aynayla karşı
karşıyaydı!

Ve son 1 yılını hatırladı…
İş yerinde geldiği mevkiiden yararlanıp kendisini eğlence ve kumar dolu bir hayata sokmuştu…Bu hayat onu canileştirdi…
Bir çok şey yaptı…Hepsini tektek ve çok hızlı yapmıştı…
Önce karısı Naz dan ayrıldı ve kızı Melin’i direk karısına bıraktı…
İş yerinde tam 800 işçinin tazminatsız şekilde kovulmasında başrol oynadı…
Ve kumarda herşeyini kaybetti…
Son 2 dakika…Viskisini yudumladı birkaç kez daha
Son 1 dakika
Eline silahını aldı.Herşey tek mermiyle ve çok hızlı bir şekilde bitecekti…

Dan!!!

Ölmüştü,evet bu şekildeydi ölüm…Bu şekilde ama…Bilinci yerindeydi ama bu acı?
Bu acının sebebi?
Kurşun kafatasının en kalınlaştığı bölgelerden birine girmişti…Ve beynini delmemiş içine yerleşmişti.
Fakat yavaş yavaş yetilerini kaybediyordu.Tabi bu 1 hafta sürdü…
1 Hafta boyunca odada kıvrandı…Ne sesini duyan oldu ne evine gelen…
1 hafta boyunca işkence gördü…
Herşey tek mermiyle fakat çok yavaş bir şekilde bitmişti…

Maymun

O kadar güzeldi ki herşey,onun için...Onla mutluydu onla herşey iyiydi. O onu sevsin diye onun istediği gibi olmaya çalışıyordu. En azından görünmeye.

Kandırmak basitti.Karşısındaki de aptallığından veya istekleri yüzünden onaylıyordu onun bu basitleşmiş halini.Aslında o değilde başka biri olsa kusardı.

Fakat onun içinde geçerli olan bi durum vardı. O onun beraber olduklarını sevmiyordu. Ama onu seviyordu. Nasıl bi mantıktı ki?

Uzunca bi süre kör,sakat beraber oldular.

Bigün geldi bunu engelleyecek ikisinide ayıracak ve birisini hayata döndürecek kişi geldi.

Ondan sonra ondaki değişimi gördü...İyi ki bitmişti.

Karakteri olmayan,ana göre değişen...

maymun.

burdaki o tamamen gerçek dışıdır.ay ucu bana dokundu demeyin :)

-Nasıl böyle boktan olabiliyo?

Valla bilsem bende kendimden geçmişçesine adıyla orgazm yaşamazdım. Hayatım boyunca kah kazandım kah kaybettim ama hiçbişey son zamanlardaki kadar koymadı.

Emek verme durumuyla ilgili olarak inancımı sarstıracak tecrübeler yaşıyorum. 4 gün boyunca 2 saat kafam mı güzel arkadaşım? sandalye tepesinde pinekliyorum.
O gün o saat o dakika geliyor ve lanet bi ağrıyla işe girişiyorum. 10 askerden 2sini vuruyorum çıkıyorum.

Nitekim yine elimize yüzümüze bulaştırdık bazı şeyleri. Hep bişeyde iyi olmak istedim şu zamana kadar oldum mu olamadım mı bilmiyorum ama iyi olduğum şeylerin kısıtlanmış olması veya bisüre sonra bırakmak zorunda kalmak çok kötü oldu benim için. Hep bi çıkış kapısı vardır ya o kapıda kapandı gibi düşünün.

Tüm bunların dışında iyi gitmesini istediğim şeyler iyi gitmeyince bu hale geliyorum. Çabalarımın boşa gitmesi en tiksindiğim şey.

Velaasıl kelam herkesin kendine göre 2. bi çıkışı varken ben hep aynı kapıyı tekmeliyorum. Bigün açıcam o kesin ama aklım hep arkadaki kapıda kalıcak. Belki gün gelir o kapıda açılır.